Safevilerde
Ateşin Arındırma Niteliği İnancı ve Kökeni Hakkında
Dr. Hasan Gülmuhammet
Gök
Türklerde ateşin temizleyici gücü ve niteliği inancının varlığı bilinmektedir. Onlar
temizlemek istedikleri şeyleri iki sıra halinde yanan ateşler arasından
geçirirlerdi. Bu konudaki tek örneğimiz ise Batı Gök Türklere aittir.
560’lı
yıllarda Sasani devleti İpek Yolu’nu kapatmış ve böylece Çin’den Avrupa’ya mal
akışını engellemiştir. Bu da genellikle Soğdlardan oluşan Orta Asya tacirlerini
zor durumda bırakmıştır. Gök Türklere tabi Soğdlar bu duruma çare bulmak için
Türk devletinden yardım istemişlerdi. Türk devleti de müzakere ile bu sorunu
çözmek amacıyla Soğd asıllı Maniak başkanlığında bir heyeti Sasani sarayına
göndermiştir; ancak müzakereler istenilen neticeyi vermemiştir. Sasani devleti,
ipek ticaretini ve bu yolla mal akışını engellemekle iki rakibi, Gök Türkler
ile Bizans’ın ana gelirlerinin birisi olan başta ipek ve diğer malların
ticaretini engelleyerek onları zayıflatmak istemekteydi. Bu sorunun ancak
savaşla çözüleceğine inanan Gök Türkler ile Bizans, Sasanileri iki taraftan
sıkıştırmak istemişler ve bunun için aralarında elçiler gidip gelmiştir. Bu
elçilerden biri ise Zemakhos olmuştur. 568 yılında Batı Gök Türk sarayına gelen
bu elçiyi, hakanın huzuruna çıkmadan önce arındırmak amacıyla iki sıra ateş
arasından geçirmişler.[1]
Bu örnek, eski Türklerde ateşin arındırma niteliğinin olduğu inancının tek
örneğidir. Bunun Türkler tarafından mı yoksa Gök Türklerin hizmetinde olan
Zerdüşti Soğdlar tarafından yapıldığı bilinmiyor. Ancak Batı Gök Türklerde bu
inancın varlığı bu şekilde saptanmıştır.
Müslüman
Türklerde de bu inancın izine rastlanmaktadır. Safevi hükümdarları döneminde
Başkent İsfahan’da çok sayıda eğlence merkezleri ve İslami genelevlerin (muta
nikâhı veya kısa süreli bazen saatlik evlenme yoluyla yapılan ilişkilerin
olduğu yerler) varlığı bilinmektedir. Bunlar resmi faaliyet etmekte ve düzenli
olarak devlete vergi ödemekteydiler. Herhalde bu vergilerin önemli miktarda
olmasından dolayıdır ki Şah bu paralardan vazgeçememiş, ancak hazineyi
kirletmemeleri için sarayın ve ülkenin ateş ile ilgili masrafları karşılamak
üzere harcanması gerektiği talimatını vermiştir. Meşaleler, havai fişekler,
ışıklandırmalar ve mumların masrafları bu paralardan karşılanmalıydı. Böylece
bir nevi temizlik hâsıl olurdu.[2]
Herhalde bu nedenden dolayı olmalı ki Safevi sarayında meşaledarbaşı makamı,
eğlence merkezlerinden ve genelevlerden sorumluydu.
Ateşin
temizleme gücünün olması genellikle Zerdüştilikle ilgilendirilmektedir. Çoğu
bilim adamı bu konuya işaret etmekte ve Türklerde bu inancın varlığını
Zerdüştiliğe bağlamaktadırlar.[3]
Bu konunun Orta Asya’dan İran’a intikal ettiğini, yoksa İran’daki
Zerdüştilerden alındığını bilemiyoruz. Safevi dönemi Seyahatnamelerine göre İsfahan’da
önemli sayıda Zerdüşti yaşamaktaydı.[4]
Şah Abbas ve Safevi devleti bu Zerdüşti azınlıkla iyi arası yoktu ve onlara
başka azınlıklara göre daha fazla baskı ve vergi uygulamaktaydı. Bu da
Safevilerin onları Müslümanlaştırma çabası olarak görülebilir.[5]
[1] Eduard Chavannes, Batı Türkleri, Selenge Yayınları, İstanbul 2007, S 299.
[2] Jean Chardin, Safarname, Tus Yayınları, Tehran 1372 (1993), C. 2, s.789-790.
[3] Bahaeddin Ögel, İslamiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara 1991, s.189.
[4] Pietro De La Valle, Safarname, Enteşarat-e Elmi-Farhangi Yayınları,
Tehran 1370 (1991), s. 49
[5] Moslem Aliabadi, “Barrasi-ye Vaziyat-e Agaliyatha-ye Mazhabi-ye
Dore-ye Safavi”, Tarikhpajuhi, Sa. 20, 1383 (2004), s. 12-13
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder